Kayıtlar

Körleşen bölüm 2 - gazeteci

Bulutlar yavaşça beijing'in üstünde toplanıyordu, hepsi yavaşça kararmaya ve gri bir tona dönüşüyorlardı bütün o günün ışığını kendine çekiyordu sonra yağmur suları aynı gözyaşları gibi yere damlıyordu, bazıları da apartmanların camlarına iniyordu... Telefonum Bzzzzt bzzzzzt bzzzzzt sesleriyle beni uyandırmaya yetiyordu, telefona baktığımda patronumun her zaman ki çirkin yüzünü gördüm, onunla konuştuğumda bana çok önemli olmayan şeylerden bahsetti bağırdı çağırdı, teslim tarihinin aynı yağmurların arasından çıkan zeus gibi yaklaştığından ve eğer haberleri getirmezsem beni evimden, arabamdan her şeyden edeceğinden bahsedip duruyordu bende klasik geçiştiriyordum "tamam" "merak etme" gibi klasik ama işe yarar geçiştirme sözlerinin patronumun yüzüne olmasa bile ona ses aracılığıyla iletiyordum ve bir süre daha telefondaki patronumun patırtı gürültüsünden sonra kapattı, kapattıktan sonra bir şey yemeyi düşünüyordum ama zamanı görünce sokaktaki restoranlardan bir tane...
Resim
    PULL-HOUSE  Four walls, one floor... a room without a light... i feel like my body is touched by cold... the more i live the more i feel numb... a slow pace ignorance of myself... isolation is what i belong, decarnation is the concept of myself... There is no beach, no park to sit and think. Just a ship and no soil there is no exit there is no help for the wicked.  

Körleşen bölüm 1 - uyuşturucu tüccarı

      Bir ayağım kumun derininde, diğer bir ayağımı kaldırsam saatli bomba gibi patlayacak olan bir mayın var... önümde de sarı ten rengine sahip bir ceset, ağzı fena parçalanmıştı, saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama gördüğüm üzere güneş batıyordu. Burada sıkışıp kaldım, çıkma ihtimalim ise aynı kanlı ayın her hafta çıkması gibi bir şeydi... bir gün askerlerin beni yardım etmesini umuyordum ama hiçbir  araba sesini de geldiğini duymuyordum, umutsuz ve kötü bir pozisyonun içinde kalmıştım, çölde sabahlar akşamı kovalamaya başlıyordu ben ise hala aynı pozisyondaydım, bir yandan ceset gözümün önünde çürüyordu ve kokusu yavaşça burnuma geliyordu... sanki yeterince sinir bozucu değilmiş gibi birde bu iğrenç koku burnumun içine girince kusacak gibi oluyordum... her akşam gözüm kapanmak için yalvarıyordu... bir gün çölden bir böcek pantolunumun içine girdi, muhtemelen bin ayakla bütün bedenimi gezmişti, sanki tatil yapıyormuş gibi uzun süre gezindi ve yüzüme de uğradı, uzu...

Why we? (comic strip 1-9)

Resim
             

Collection Of Nothingless: Poems & Whatever By Me - Who.

  Who, who remembers dead bodies buried in seven milimeter deep in dirt. Who, who remembers the corpses buried with naked hands. Who, who make a commantry on murderers? Who, who is the brave that speaks against murders? Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who, Who.

Passover

Ben, kim miyim?  Önemsiz. Cinsiyetimin, ismimin hiçbir anlamı yok. Hepsi değişken ve hepsi bir yandan yok. Aynı göz yaşı gibi. Ama her şeyi kare bir odaya sığdırabilirim, bütün bu oda bana binlerce anlamı aynı anda ifade ediyor, sağda pompalı tüfekle beraber olduğumu, solda annemin benimle oynadığını ve önümde erkek arkadaşım ile öpüştüğünü hatırlıyorum... Ama bunların hiçbiri yaşanmadı, muhtemelen erkek arkadaşım doğar doğmaz nefessizlikten boğularak öldü, muhtemelen annemi hiçbir zaman göremedim çünkü o beni terk etti ve muhtemelen o pompalı tüfeği ağzıma dayayıp... Ama belki sonuncusu dışında her iki olayda yaşanmışsa? Bilemiyorum, çünkü ben o ihtimallerde yaşamadım, hiçbir solucan deliği beni çağırmadı veya ben gitmedim... O yüzden bunların hepsi ihtimal olarak kaldı ve bende onları kendimi avutmak için kullanıyorum, muhtemelen geçmişim yalandan oluşuyordur. Aynı okullarda domuzlar Körfezi çıkarmasının gerçekmiş gibi anlatılması gibidir belki, ya da bir timsahın geçmişinden dol...

G0D_killers bölüm 3 Part 1: iğrenç bir evrene giriş

Resim
K.O'Nun "AH HAYIR!" Demesiyle gözümü açtım, güneş hala aynı şekilde parlamaya devam ediyordu. Yavaşça ayağa kalktım böyle garip şekilde yumuşak bir şeyin  üstünde olduğumu fark ettim, durmak biraz zordu, sonrada K.O'yu kafasını yere doğru gömercesine bu tepemsi şeyin içine sokmuş gibiydi sonrada kafasını çıkardı ve Sinirli bir şekilde Konuşmaya başladı. "HARİKA! CİDDEN HARİKA! ACELE ETTİĞİM İÇİN BU BERBAT EVRENE GELDİK!" diye bağırdı sinirli bir ton ile. sonrada ona yaklaştım. "Bi-bir dakika, biz nerdeyiz?" Dedim, oda bana. "Oh evet açıklama istiyorsun, Evrenler yaşayan varlıkların düşünce yapısına göre oluşur ve o canlıların hareketlerine ayrıca beyinlerindeki düşüncelere göre değişir sayın... Sayın... Uhhhh adın neydi senin?" Diye bir soru sordu, bende ona "Balras." Dedim. Oda bir süre sustu. "Balras... Balras? Sana ne kadarda garip bir isim vermişler." Dedi. Bende ona "K.O, biz neredeyiz?" Dedi...