iki manyak bölüm 3: son gece nerde uyudun?


Oh, tekrardan hoş geldiniz Küçük bey ve bayanlar. Ne? tekrardan bir hikaye mi dinlemek istiyorsunuz? bu güzel çünkü elimde size, gerçekten güzel bir hikayem var. Bu kez kurbanımız bir sanatçı, Sanat ve sanatçılar her zaman birbirine ayrı düşen kavramlardır. Mesela en sevdiğiniz resimli çocuk kitaplarının yaratıcısı eşini aldatıp eşinin intihar etmesini sağlayan ırkçı şeyler de çizmiş olan bir adam veya da Çok saygıdeğer değerli olarak kabul edilen bir oyuncunun yönetmenle beraber bir kadın oyuncuya söylemeden dümdüz o kadın oyuncuya tecavüz etmesi gibi örnekler sanatı ve sanatçıyı ayrı tutmamız gerektiğini gösteren şeyler, Ama. bazen dünyanın kötü insanlardan arınması gerek, o yüzden bazı kötü insan olan sanatçıların ölmesi gerek.

O akşam gittiğimiz yer ortalama büyüklükte bir ressama uygun olacak bir malikane diyebilirim sanırım, sahibi Emma... ah affedersiniz bazen isimleri unutabiliyorum sonuçta bu cinayeti aylar aylar aylar önce işledik, ama adı Emma diye bir bayan olduğunu hatırlıyorum, genel olarak niye kötü birisi? birkaç tane sayacak olursam sevgilisiyle bir tartışma da artık sinirden öyle bir çıldırmış ki sevgilisinin elinin etinin bir parçasını koparmıştı, alakasız biri sıradan bir şekilde işine doğru giderken Emma onu darp etmişti darp ettiği kişi neden birden bir kadının onu darp ettiğini anlamamıştı, yasa dışı bir uyuşturucu getirip ondan kriz geçirmişliği bile var ama onu da kendi intiharı için aldığını söylüyordu. bu olaydan 1 ay gibi sonra yine intihar denemesi yapmıştı, bu kez bir uyuşturucu ile değil bir pompalı ile aynı Kurt Cobain gibi intihar edecekti, ama bir şeyler ters gitti ve sadece sağ kolunu yaraladı, yetersiz bilgi ile mantıksızlıklarla dolu bir olaydı mesela bir pompalı ile sağ kolunu ''Yanlışlıkla'' ateş edersen mantıken o elin kopması gerekir, ama mucizevi bir şekilde kopmuyor. garip.

Malikaneye çizim odasının (ikinci Kat) penceresine bir halat atarak tırmandık ve çizim odasının penceresinden içeri girdik, pencere açık bir şekilde duruyordu. Malikânenin içine girdikten sonra aşağı kattan erkek ve kadın iniltileri duyulabiliyordu, tabi iki tane kadının ve erkeğin iniltisi desem daha doğru bir tabir olabilir. Yavaşça etrafa bakıyorduk, duvarlarda çizimleri ve etrafta boya kutuları fırçalar gibi şeyler vardı, Nefret resimlere bakarken şöyle dedi ''Resimler fazla amatörce ve yüzler baya dengesiz bir şekilde çizilmiş insanlar neden bu kadar seviyor ki?'' bende onun yanına gelip resimlere baktım ve dedim ki ''Çok kafana takma illa ki gelişir, tabi şu anlık doğal olarak gelişemeyecek.'' sonra yavaşça sihirli çantamızı da alıp aşağı kata indik ve ben yatak odasının kapısının yanında durdum.

 Nefret ise yavaşça tabancasını çıkarttı ve susturucusunu taktı sonrada yatak odasına doğru gitti ve içeri girdi, o sırada bende sigara içip bekliyordum, Yatak odasından iki tane ateş sesi geldi sonrada Nefret Emma'nın saçından sertçe tutarak getirdi ve Emma'yı  ortaya attı, yere kapaklanmış bir şekilde yerde olan Emma yavaşça kafasını kaldırdı, bana doğru baktı, yüzünde biraz kan vardı ''Oh merhaba, birilerinin gelip beni öldüreceğini çok iyi biliyordum, sonunda başarısız intihar denemelerine ihtiyacım kalmayacak. bu arada intihar etmişim gibi göstermeyi unutmayın.'' dedi, sonra onun yanına yaklaştım ve yere oturdum, sigarayı yerde söndürdükten sonra sadece bir ''Hayır.'' Dedim, Biraz şaşırarak baktı ''Hadi ama bu kadar süre denedikten sonra dümdüz eşcinsel akıl hastası bir katilin kadınları öldürmesi falan filan klişesi gibi bir şekilde ölmek çok kötü.'' dedi, bende ona gülümseyerek ''Maalesef yapacak bir şey yok. ha bu arada o bahsettiğin filmde o katil sadece eşcinsel değildi ayrıca transtı, ondan dolayı birçok LGBT+ derneği filmi homofobik ve transfobiklik ile ilgili eleştirmişlerdi, ayrıca...'' yavaşça onun kulağına yaklaştım ''ben Oscar Wilde ve Edgar Allan Poe o filmdeki yamyam katilin ikiye ayrılmış haliyiz.'' dedim, o ise ciddiye almadı ''Peki o zaman, baba ayı ve anne ayı. içimi ne zaman açarsınız?'' diye sordu, bende ona ''Hm, birazdan.'' diye cevap verdim, sonra ayağı kalktım ve sihirli çantaya doğru gittim, yavaşça açtım ve içinden bir halatı aldım, onun yanına gittim yavaşça onun elini sıkıca bağladım ondan kıkırdama sesi duydum ''Ölmek isteyen bir insanı neden sıkıca bağlarsın ki?'' dedi, Bende ona cevap olarak ''Ne olur ne olmaz.'' dedim ve onu çevirdim sonrada kalkıp çantaya doğru gittim ve çantayı yavaşça açtım, içinde küçük ama keskin bir baltayı aldım sonrada tekrardan Emma'nın yanına geldim. ''Bay Poe, bize biraz Renk getir.'' dedim oda yukarıya çıktı bende baltayı Emma'nın ayağını koparacak bir şekilde ayarladım ve şak diye balta ayağının içine girdi, sonra acıdan çok bir zevk sesi duymuştum Emma'dan ve ayağı tam anlamıyla koparmak için bir kere daha vurdum, ve bir kere daha vurdum. ayağı dümdüz koptu ve yer iyice kana bulanmaya başlamıştı... Emma'dan ise sadece zevkten gülmeler geliyordu ''Hahahahahaha ÇOK İYİ! DEVAM ET!'' diye bağırıyordu bana. 

Sonrada Nefret bir elinde içi kırmızı renkle dolu bir boya kutusu ve bir elinde de içi sarı renkle dolu bir boya kutusu ile geldi, baltamı yere bıraktım sonra onun yanına geldim ve o bana bir maske verdi bende maskeyi giydim oda aynı şekilde başka bir maske taktı sonra sarı boya kutusunu aldım ve Emma'nın yanına geldim, Emma bana ve boya kutusuna baktı ''Demek ki beni boğarak öldüreceksiniz ha?'' dedi bende maskemin altından ona gülümseyerek baktım ''Ah, tabi ki hayır. Daha çok... Sanatsal bir şekilde öldürmeyi düşünüyoruz.'' dedim oda bize ''Sanatsal bir şekilde öldürmek? hmmmmm sanırım bir sanat müzeniz var ha?'' dedi bende ona ''Bilmiyorum, belki vardır.'' dedim. sonrada sarı boya kutusunu ayağından başlayarak yüzüne kadar dökmeye başladım ve boya bittikten sonra Nefret geldi ve oda kendi kırmızı boya kutusunu aynı benim gibi dökmeye başlayıp bitirmişti. 

Böylelikle sanırım Boya'nın kokusu Emma'yı boğacaktı, tabi o boğulmadan önce işlere başlamak en iyi fikirdi ve tekrardan baltayı aldım sonrada göğüs kafesini balta ile delmeye başladım, her vurduğum anda kemikleri kırılıyordu iyice açılıyordu ben zevkten dört köşe oluyordum ve sanırım bu zevkten dört köşe olan tek ben değilim, çünkü boğulacakmış gibi olan Emma'dan da zevk alıyormuş gibi sesler çıkıyordu, Göğüs kafesini iyice görünen bir şekilde delmeyi bitirdim renkler iyice onun delinmiş göğüs kafesinin içine giriyordu ve büyük ihtimalle organları yavaşça çürümeye başlıyordu, Emma artık zar zor nefes almaya başlıyordu onun kulağına doğru yaklaştım ve ona ''All in all is all we are'' dedim ve baltayı onun boğazına sapladım.

 boğazından yavaşça kanlar çıkıyordu ve boya ile bir araya geliyordu, yavaşça boğazından kanlar çıkarken ben bundan delicesine zevk alıyordum... Sonrada tekrardan onun kulağına yaklaştım ''İyi geceler Goldilocks.'' dedim ve tekrardan onun boğazına baltayı sapladım bu kez onun boğazını parçalayıp kafasını kopardım sonrada saçından tutarak Emma'nın bedeninden ayrılmış kafasını delinmiş göğüs kafesinin içine soktum. yavaşça kalktım ve sihirli çantayı kapattım, Nefret ile beraber dışarıya doğru çıktık, bir sigara bile içmeden sadece maskelerimizi çıkardık ve arabaya bindik, sonrada oradan gittik.



Evet Küçük bey ve bayanlar, bazen sanatçıların ölmesi geliyor, yaratıcıların en sert şekilde cezalandırılması gerekebilir. çünkü onlarda bir insan ve onların da ''Hataları'' oluyor, bu yüzden bazı zamanlar dünyanın bu sanatçılardan arındırmak gerekiyor. neyse, iyi geceler iyi günler veya iyi öğlenler Küçük bey ve bayanlar.



DEVAM EDECEK..........


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saçma sapan, Nasıl açıklayacağımı bilmediğim, Kısa hikayeler. Bölüm 1: bütün bir yol nereye gidiyor? - Vault Boy

Ceset Bölüm 1: okulun ortasındaki ceset

Saçmalığın Evi