Yazar Bölüm 1: başlangıç
Bölüm 1: Başlangıç
Kafamın içindeki kurşun, David Edgar tarafından yazıldı.
Organlar, David Edgar tarafından yazıldı.
Mutsuzluğum, David Edgar tarafından yazıldı.
Son Mutluluk, David Edgar tarafından yazıldı.
Gözyaşım, David Edgar tarafından yazıldı.
Sürreal Bir Cinayet Dosyası, David Edgar tarafından yazıldı.
Yalnız bir portre, David Edgar tarafından yazıldı.
Bu Akşamın Yemeği karanlığımız, David Edgar tarafından yazıldı.
LA VIVA DE HORSE!, David Edgar tarafından yazıldı.
Oh! Poe!, David Edgar tarafından yazıldı.
Ruh Sağlığımın Ölümü, David Edgar tarafından yazıldı.
Oh, sanırım... size kendimi tanıtmam lazımdı. Ben David Edgar.
1970 senesi 1 martta doğdum, Babam Oliver Edgar Annem ise Türkmenistan'dan -tabi o zamanlarda Türkmenistan hala bağımsızlığını kazanamamıştı ve annem bazı kaçak yollarla Amerika'ya girmişti- Amerika'ya göçen Sehra Edgar'dı. Soğuk savaşın geriliminin sert olduğu o dönemlerde biraz daha şehirden uzak daha çok Amerika'nın kırsal bir kısmında yaşıyorduk, çocukluğumun çoğu orada geçti ve babamın entelektüel kimliği sağ olsun onun kütüphanesinde birçok kitap okuyabildim, En çok sanırım gotik edebiyat ve Sürreal edebiyat bende iz bırakmıştır, belki çoğunu o yaşlarda hiçbir şeyini anlamamış olabilirdim ama sonra bana kattıkları sayesinde genel yazdıklarımda onlardan esintiler fark edilebilir. Annem ve babam ile olan yaşantımı söyleyecek olsaydım sanırım, özgür hissettiğimi söyleyebilirim, yeterince geniş olan bir arazideydim, babam bana dış Dünya'dan farklı kültürlerden ideolojilerden bahseder kendi çocukluğu ve gençliğindeki anıları anlatırdı, annem ise Türkmen kültüründen, yemek yapmaktan ve en çokta sevdiği yazarlardan bahsederdi Annemin en sevdiği yazar H.G. Wellesdir, en sevdiği kitabı da Dr. Moreau'nun adasıdır, annem bana sebebini şöyle açıklıyordu ilk okuduğu zaman lise ilk sınıfa gidiyormuş, bu kitabın İngilizcesini zar zor bir yerlerden bulup okumuş ve hayran kalmış. ele aldığı konu olan canlılar üzerinde deney yapılmalı mı konusunu H.G. Welles ele alışı ve ince ince gerilimi vermesi annemi hayran bırakmıştı. Babam bir yazardı, bir kitap veya hikaye yazacağı zaman her zaman evinin bodrum katına giderdi, bende bazen gelirdim ya o beni bodrumdan çıkmamı isterdi ya da yanında oturup onun yazdığı hikayelerini dinlerdim, babam bana göre daha iyimser biriydi genel hikayeleri hep pozitif hep melodram içeren hikayelerdi realizmden uzaklardı, İtalya'daki atların özgürlük arayışına, bir adamın Taşra bir kasabadan şehire doğru olan yolculuğunun hikayesi veya da iki birbirinden farklı insanın birbirine aşık olması gibi konuları anlatırdı.
Aslında her şey güzeldi, ta ki.... 7 yaşıma kadar. her şey aslında güzeldi, sabah her zaman ki gibi huzurlu bir şekilde kalkmıştım, annem kahvaltımı güzelce hazırlamıştı, kahvaltımızı yaparken anneme bir soru sordum ''Anne, babam yukarıya çıktı mı?'' annem sadece bana ''Hayır görmedim, belki çoğu zaman olduğu gibi yeni bir hikaye yazacağım derken uyuya kalmıştır. bence onu gidip bir uyandır derim.'' dedi bende kafamı evet der gibi salladım... kahvaltıdan sonra bodrum katına doğru giden kapıyı açtım ve merdivenlerden aşağı indim, etraf biraz karanlıktı ama etrafı görmek o kadar zor değildi yavaşça aşağı iniyordum, bodrum katına indikten sonra babamı gördüm ışık çokta net bir şeyler göstermiyordu ama en azından babamı görebiliyordum, sonra ''Baba!'' diye babama seslendim... cevap gelmedi, tekrardan ''Ba - Ba!'' diye seslendim, aynı şekilde tekrardan bir cevap gelmedi... yavaşça babama yaklaştım, yaklaştım, yaklaştım. Babama dokundum ''Baba uyan, sabah oldu. eğer kalkmazsan yemeğini kaplanlar yiyecek'' dedim, cevap gelmedi. sonra annemi çağırdım ''Anne! babam kalkmıyor!'' annem başka bir işle uğraşıyor olsa gerek ki duymamış. sonra babamı ittirdim, babam birden yere düştü, sonra yavaşça onun yere düşmüş bedenini çevirdim... babam bedenini terk etmişti, hemde en sert şeklinde, ölümle gerçekten tanışmamış olmayan küçük ben ağlamaya başladı, Ölüm konseptini kitaplardan az buz bilen küçük David ağlıyordu, Küçük David babasının iç organlarının çıplak gözle görünebildiği cesedinin yanında ağlıyordu, yüksek bir sesle ağlıyordu. işte yavaşça erken büyüme yaşıyordu garip hayatına yavaşça böyle geliyordu, ölüm babasını alıp götürmüştü, ölüm, onun peşini bırakmayacaktı.
Devam edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder