God_Killers Bölüm 1: Tanrının gazabı
Acı, içimdeki güç, bana sadece acı veriyordu. Barlars bana ağlayarak bakıyordu ben ise ona bakarak gülümsedim, ve ona ''Beni öldür'' dedim o ise reddederek bağırdı ''HAYIR!'' sonra daha da ağlayarak ''S-seni öldürmeyeceğim. B-başka bir yolu olmalı!'' dedi, ben ona yaklaştım ve elimi onun yanaklarında gezdirdim... ''Maalesef Barlas, başka bir yolu yok, artık dayanacak gücüm kalmadı......'' Barlars daha da ağlıyordu, ben onun elini sakin bir şekilde tuttum, eli deli gibi titriyordu sonrada elindeki silahı kafama dayadım. ''Vur beni'' dedim o ise daha da ağlamaya devam ediyordu ve o yavaşça gözünü kapattı..... bende yavaşça gözümü kapattım.... Barlars yavaşça tetiği çekti.... Artık, kurtuldum, artık, bu dayanılmaz acıya maruz kalmak zorunda değilim.....
Dünya şikayetini gönderdi, tanrıda şikayeti dinledi, tanrı, şikayete farklı bir açıdan yaklaştı.
Bütün her şey, 24 aralık saat 11:00 de başlayan bir yağmurun 25 aralık saat 12:00 de toprağa düşen bir yağmur damlası ile değişti.... tanrı gücünü bir virüs gibi verdi, bu virüse yakalananlar, patladı, organları parazitlere dönüştü, bir kustular ve bir daha kusmayı bırakmadılar hatta bazılarının bedeni o kadar şişti ki artık yürüyemez hale geldiler hatta gözümün önünde her iki gözü patlayan hastalarda gördüm.... sonrada o malum gün....
Hiçbir şey eskisi olmadı nüfusun yarısı öldü diğer yarısı deney faresi oldu diğerleri de sisli şehirlerde eski zamanların alt tabakası gibi yaşamak zorunda kaldı, bütün ülkeler birleşti, ve buna çözüm bulmaya çalıştılar... ama olmadı. yıllar yılları kovaladı dünya bir daha eskisi gibi değildi, Emiliano Salazar'ın elinde dünya tam olarak bir kafese döndü, Birçok hasta kapalı kapılar ardında Deney faresi gibi kullanıldı, dünya bitmek bilmeyen bir sisin içine girdi, insanlar her şeyden korkmaya, her yağmur yağdığında saklanmaya başladı, ırkların bir anlamı kalmadı. ben mi? ben ise o olaydan sonra travmalarımdan kurtulamadım, büyüdükçe daha da ruhsuzlaştım ve bu dünyada artık geçimimi sadece müzik kasetleri bularak veya ayakta kalmaya çalışan bağımsız müzik gruplarının kasetlerini alarak geçirmeye başladım. insan, her stres altındayken her korkarken şarkı dinlerse etkileri belki geçmez ama en azından daha az stresli ve korkmuş hale gelir. pandemiden bu yana müzik piyasası patlama yaşadı ama problem şu ki birçok ünlü sanatçı öldü.... o yüzden birçok yeni bağımsız grup kuruldu ve bende genel olarak onların kasetlerini veya bulduğum eski şarkı kasetlerini David'e götürüyorum, David de önce şarkının içeriklerini kontrol ediyor, genel olarak depresif şarkı görürse onu çöpe atıyor, David'i özetleyecek olsaydım müzik gurmesi ama baya içine kapanık biri, çoğu zaman diyalog kurmaktan uzak birisi, eğer onunla konuşursam da o hep en hızlı bitirmenin yollarını arıyordu.
her günüm aynıydı, sabah kalk, hazırlan sonra kaset bul, kaset bulmaya çalışırken insanların korkulu yüzlerine bak, sonrada birkaç kaset bul, bağımsız gruplara uğra, onların verdiği kasetleri al, David'in yanına git, David'e kasetleri ver, David kasetlerin içeriklerini kontrol etsin, sana para versin, evine git, akşam yemeğini ye, bu kez de balkonda insanların korkularını izle ve sonrada yat uyu aynı olayın çarpık bir halini rüya olarak izle. bütün günlerim birbirini aynı şekilde kovaladı, ben mi? hiç şikayet etmedim.... neyi şikayet edebilirdim ki....
Her gün böyle geçerken bir gün her şey değişiverdi. o Gün normal başladı, uyandım, hazırlandım sonrada dışarı çıktım her zaman ki gibi insanların gözünden korku eksik olmuyordu, sonrada kaset aramaya başladım, kaset ararken bir ses duydum bir kadının bağırma sesi ''YAKLAŞMAYIN BANA!'' diye bir ses... bu gibi konularda hiç meraklanmayan birisiyim ama bu kez içime garip bir his geldi. kalktım ve sesin kaynağının geldiği yere gittim ve gördüğüm şey ise bir kadın ortada duruyordu ve GK timi -G0d_killers: Emiliano Salazar'ın kurduğu Hastaları yakalama veya öldürme timi- kadının etrafını sarmış onu yakalamaya çalışıyorlardı sonrada kadın birden koşmaya başladı ve koşarken bana çarptı gitmeden önce ''A-affedersiniz....'' dedi, bana yakınken görünüşünü anlayabildim, Gri saç, çok beyaz olmayan bir ten, maskülenlik ve feminenlik arasında bir beden ve kısa saçlar mavi gözler. kaçmaya devam etti, ben ise şaşkın bir şekilde bakıyordum.
sonra GK'den bir askerin ''HASTA İLE TEMAS!'' diye bağırdığını duydum, bende tam onlara bakacakken üstüme çöküverdiler zar zor bi şey görebiliyordum sonra birden elimi kelepçelediler bende onlara ''B-bekleyin ben onla hiçbir şekilde te-'' sözümü kestiler ''Sadece susma hakkına sahipsin'' dediler ve sonrada ağzıma bir maske geçirdiler ve beni bir mahkum aracının arkasına bindirdiler ve sürmeye başladılar, etrafıma baktım, bir tane daha yanımda oturan bir mahkum dışında sadece GK askerleri vardı ve sürücü kısmı da siyah bir camla kapalı olduğu için hiçbir şey göremiyordum sonra mahkum bana şunu dedi ''Ben evrenleri gezebiliyorum'' dedi, bende ona bakarak ''Bende Gulyabaniyim'' dedim, o ise bana ''Peki sen bilirsin'' dedi ve sonra parmağını şıklattı.... en son hatırladığım şey Aracın yüksekten düşüyor gibi yerçekimsiz bir şekilde olmasıydı ve ben kafamı aracın tavanına vurdum ve bayıldım.
''Hey, Hey, uyan sabah oldu, uyan uykucu.'' diyerek beni uyandırdı, yavaşça gözlerimi açtım ve etrafa baktım ''N-ne oldu?'' dedim oda bana gülerek ''HAHA! Başka bir evrendesin şapşal!'' dedi, ve sonra benim maskeme ve kelepçeme baktı ''Oh, doğru'' dedi ve o askerlerden bir tanesinin kartını alarak maskemi ve kelepçemi çözdü, sonra bana gülümseyerek ''Nasıl ama?'' dedi ve bende ona ''A-az önce ne oldu? S-sen kims-'' adam sözümü kesti ''şşşşş enerjini başka şeylere harca. bana sadece K.O demen yeterli'' dedi benim şaşkınlığım geçmemişken K.O aracın kapısını tekmeleyerek açtı ve dışarıdaki bütün ışık içerideki karanlığı yok etti, sonra birden K.O ''AH! ne güzel bir çöl öğleni!'' diye bağırdı, bende bir anlık düşündüm ve ''Çöl mu?'' dedim oda bana cevap olarak ''Evet Çöl!'' dedi... gerçekten çok açıklayıcı bir cevaptan sonra yavaşça ayağı kalktım, ayaklarımda biraz acı vardı ama onun dışında o kadarda kötü zarar almadım, sonrasında ise kapının önüne geldim... gerçekten de çöldeydik. ''biz, neredeyiz?'' diye sordum oda bana ''Biz şuan çölün batısındayız, Başka bir evrendeyiz!'' kapıdan dışarı çıktım, ve hala etrafa şaşkınlık içinde bakıyordum tam olarak hala nerede olduğumuzu kavrayamıyordum sonra K.O geldi Şaşkınlığımı fark etmiş olacak ki bana biraz daha açıklayıcı şekilde anlatmaya başladı ''Bak ben evren gezginiyim, evrenleri gezip dururum ve arada paralı işler yaparım insanları bulmak, yakalamak, ölü veya diri falan. bu kez de sizin evreninizde, eeeem bir dakika'' dedi ve bir fotoğraf çıkardı bana gösterdi ''Marinette Dupree, bu kişiyi arıyorum'' sonra ben şaşırarak ona ''Bir dakika... ben bu kişiyi görmüştüm'' dedim, oda bana ''Ha ne ilginç, peki nereye gitmiş olabilir?'' dedi bende buna cevabın ''Bende bilmiyorum...'' dedim, bir süre ikimiz birbirimizin yüzüne baktık... ''bide o kadın bana dokunmuştu virüs bana bulaşmış olabilir'' dedim o ise bana kahkaha attı ''HAHAHAHAHA! cidden mi? eğer yakalanmış olsaydın şuana kadar ya gözlerin patlardı, ya baya şişerdin, ya da sonsuza kadar kusardın'' dedi alaycı bir tonla, sonrada etrafa tekrar baktı ''Şuanlık kalacak bir yer lazım.'' dedi ve elini bir yere işaret etti, sonra düşünmeye başladım ve şunu dedim ''Ben o kadın olsaydım nerede saklanırdım?'' K.O bana şaşkın bir şekilde baktı ''kadın mı? o ne demek?'' bende ona şaşırarak baktım ''Kadın, hani ikinci cinsiyet'' bana gene daha şaşkın bir şekilde baktı ''Cinsiyet mi? o ne?'' ben ona daha şaşkın bir şekilde baktım ''Bir dakika, sen ciddi ciddi cinsiyet kavramını falan bilmiyor musun?'' oda bana ''Evet'' dedi bende ona daha da şaşırarak ''Yani cinsiyet kavramını bilmiyorsan maskülizm, feminizm gibi şeyleri de bilmiyorsun galiba?'' ikimizde birbirimize bön bön baktık ''onlar nedir?'' dedi, sonra birbirimize sessizce bön bön bakmaya devam ettik. sonrada K.O sessizliği bozdu ''Neyse benim bu işlerle uğraşacak zamanım yok'' dedi ve kasabaya doğru yürümeye başladı arkasından geldim ve ''Bir dakika, beni kendi evrenime göndermeyecek misin?'' dedim oda bana biraz aceleci bir tonla ''Yapamam, bu riski böyle şeyler için göze alamam'' dedi ve yürümeye devam etti bende aynı şekilde onun yanında kasabaya gittik.
Kasaba halkı bize garip bakması dışında sorun yoktu onun da sebebi giydiğimiz giysilerden dolayıdır, sonrada Bara girdik, ama girme derken normal bir şekilde değil, K.O kapıyı tekmeleyerek girdi ''MERHABA BU KASABANIN GÜZEL HALKI!'' diye bağırdı, biraz sessizliğin ardından bardaki biri ''Önce kapıyı düzgün açmayı öğren orospu çocuğu!'' diye bağırdı, sonrada kendi işlerini yapmaya devam ettiler, bizde yavaşça aralarından geçip barmenin yanına geldik tam K.O konuşacakken ben birden konuştum ''Bize bir süre kalabileceğimiz bir oda lazım, parasını sonra vereceğiz'' Barmen bir kaşını yukarı kaldı ''Size nasıl güvenebilirim peki?'' bende ona ''Eeeem bak bizim önemli bir işimiz var, bu işten sonra size tam olarak ödeyeceğiz. ciddiyiz'' adam hala bize inanmamışa benziyor ''Bir ön öd-'' sonra birden K.O parayı masaya yapıştırdı ''Bu yeterli değil mi?'' dedi yüzünde sırf biraz konuşamadı diye yüzünde bir sinir hali olduğu belliydi sonrada barmen gülümseyip ''Hallettik o zaman'' dedi ''6'ıncı numaralı oda'' tam anahtarı alacakken ''Tam ödemeyi yapmayı unutmayın'' dedi ve anahtarı aldım sonrada K.O ile beraber yukarı kata çıktık ve 6'ıncı numaraya gittik sonrada içeri girdik artık yorgunluktan yatağın üstüne çöktüm, birden K.O ''Güzelce uykunu çek, yarın yola çıkarıyoruz'' benim ise ona tepkim ''bir sus amına koyim'' oda yatağına oturup ''Peki.'' dedi ve uzandı, ben ise uyumaya başlamıştım bile.
Sonra bir şeyin beni dürttüğünü hissettim ''K.O, git uyu'' dedim, bir süre hiçbir ses çıkmadı sonrada sert bir ses çıkıverdi ''OTORİTEYE KARŞI GELDİĞİN İÇİN TUTUKLUSUN, 1000 YILA KADAR HAPİS CEZASI!'' sonra arkama döndüm, silahını bana tutuyordu, baya gergin bir andı ama birden K.O GK askerinin kafasına sert bi şey ile vurdu -ne ile vurduğunu tam olarak bilmiyorum- ve GK askeri yere yığılıp bayıldı. K.O'ya şaşkın bir şekilde baktım oda bana bön bön baktı ''Ne? adamlar ölmedi, Bayılmışlar sadece, mantıklı olarakta böyle olması gerek!'' bende ona şaşkın bir şekilde bakarak ''Hangi mantık?!'' dedim oda ''Bilmiyorum ama boşver gitmemiz gerek'' dedi ve birden camı açmadan atladı, bende camdan aşağı baktım, K.O ayağa kalktı ve bana baktı ''HADİ!'' diye bağırdı bana, bende ''Kesinlikle buradan atlamayacağım'' dedim ve odadan çıkıp merdiven doğru koştum ve birden durdum, karşımda GK askerleri vardı, beni gördükleri an nişan aldılar ve ben tekrardan odaya doğru koştum arkamdan ateş ediyorlardı, sonrada odaya girdim ve K.O'nın atladığı camdan bende atladım ve düşerken gözümü kapattım, sadece bağırdım. kendimi yerde bulduğumda K.O benim elimden tuttu ''Hemen kalkman lazım! uyumak için zamanımız yok!'' diye söylenerek beni yukarı kaldırdı, ayaklarım acıyordu ama koşamayacak kadar kötü değildi, sonrada K.O ile var gücümüzle koşmaya başladık arkamızdan bir araç sesi duyduk ve arkamıza baktığımızda GK askerlerinin aracının arkamızdan geliyordu, bizi ezmeye geliyordu sonrada daha da hızlı koşmaya başladık ''BİR ŞEYLER YAP'' diye bağırdım K.O'ya ve K.O parmağını şıklattı.
Gene bizi başka bir evrene götürdü gene yüksekten düşüyorduk ben bağırıyordum K.O hiç umursamıyordu sonrasında cam bir tavanın üstüne düştük anladığım kadarıyla. ''Gene neredeyiz biz?'' dedim, oda hiç umursamadan anlamadığım bir yöne doğru bakıp konuşmaya başladı ''Hey bunu okuyan okuyucu'' ben ona şaşkın bir şekilde bakıp ''Nereye bakıyorsun?'' dedim, o gene umursamadan konuşmaya devam etti ''Maalesef ki ilk bölümü nasıl bitireceğimizi bilmediğimiz için böyle bitirmeye karar verdik'' dedikten sonra artık kızmaya başladım ''Sen şizofrenik bir orospu çocuğusun!'' o gene umursamadan ''O zaman ikinci bölüme kadar görüşürüz!''
DEVAM EDECEK...............
Yorumlar
Yorum Gönder