God_Killers Bölüm 2: PUNK ALARM!
Bölüm 2: PUNK ALARM!
Cam tavandan K.O ile yere indikten sonra bu yerin girişine doğru yürümeye başladık onun ile beraber yürüyorduk ''Peki biz şuan hangi evrendeyiz?'' dedim, oda bana bakmayarak biraz aceleci bir ses tonu ile ''Bilmiyorum'' dedi, sonrada girişe doğru yürüdük ve girişin önüne geldik, galiba burası Terk edilmiş dev bir depo, ama dışarıdan gözüktüğü kadarıyla içi beyaz bir Disko topu aydınlatıyordu.
yavaş adımlar ile içeriye girdik ve içerisi hiç görmediğim kadar punkla doluydu, baya fazla punk bir araya toplanmıştı, en son bu kadar Punk'ı gördüğümde yarısı sahte alkolden dolayı ölmüştü. sonrada bir ses yükseldi ''HO' YOU DOIN', YOU PUNKS! WE GOIN' TO BOMB THIS BRITIS' DUMMYS!'' gerçekten çok garip bir dil gibi lehçe gibi bir şey konuşuyorlardı, büyük ihtimalle British lehçesi olan İngilizcesiydi, ama tam karar verememiştim.
bu yükselen sesin ardından punklar baya gaza gelmiş gözüküyordu, biz onların aralarından geçerken bize sanki başka bir varlıkmışız veya da uzaylıymışız gibi bakmaya başladılar ve birden zır sarhoş bir punk diğerleri arasından çıkıp ortaya çıktı, K.O'ya işaret ederek ''YO MATE! ar' you lost you ti' to walls?'' diyerek dalga geçti ve herkes ona gülmeye başladı, K.O hiç tepki vermedi ben ise bön bön bakıyordum sonrada bir kadının sesini duydum ''Fack off Jockson!'' sonrada bir bayan ortaya çıkarak ''We're punks Dum' Not a parsers'' sonrada bize baktı ve K.O'yu gördü ''K.O?'' K.O da ona el sallayarak ''Oh, Merhaba Helen'' dedi, Helen K.O'ya doğru gidip ona sarıldı ''Seni baya özledim K.O'' K.O da ona sarılarak ''Bende Bende'' dedi, sonrada Helen bana baktı ''Hey... burnunun kanıyor'' dedi bende bir an şaşkınlık ile baktım ve burnuma dokundum, elime baktığımda sadece ''oh...'' dedim sonra Helen bana yaklaşarak ''Neyse eve gidince halled-'' tam Helen sözünü bitirecekken birden ''PUNK ALARM! PUNK ALARM!'' diye yüksek bir ses duyuldu sonrada Helen girişe doğru baktı ''Hassiktir'' dedi ve K.O'nun elinden tutarak hemen gitmemiz lazım dedi ve koşmaya başladık farklı bir çıkışa doğru koştuk, koşarken o Punk grubu Hızlı tempo ile Too Young To Die çalmaya başlamışlardı biz ise koşa koşa o farklı çıkıştan gittik ve Helen'ın arabasına bindik ve Helen arabayı çalıştırıp tam gaz pedala bastı ve çıkışa doğru sürdü, K.O sakin bir şekilde ön koltukta oturuyordu ''Hey Helen ben yokken işler nasıl gitti?'' Helen kıkırdadı ve cevap olarak ''Yaaaaani, evren gezginliğini bırakıp ted ile beraber bu evrende yaşamaya karar verdim.'' dedi ''Bir dakika, bizim ted mi? Ted the crybaby?'' dedi K.O, Helen da gülerek ''HAHA! evet o ted!'' Dedi ve daha hızlı gitmeye başladı ama sonra polisler önümüzü kesti ve bize doğru nişan aldılar, ''Amına koyim....'' dedim ve gözümü kapattım Helen ilginç şekilde arabayı ne geriye sürdü nede farklı bir yoldan gitti sadece durdu ve şarkı kasetlerini gözden geçirdi, Helen'ın bu umursamazlığı gerçekten bizi öldürecek gibiydi... ama ateşlediklerinde Helen'ın neden bu kadar rahat olduğunu anlamış oldum, çünkü gözümü açtığımda polislerin sadece sis bombası ateşlediklerini gördüm, Helen çok rahat bir ses tonu ile ''Camları yeniden yaptırdım, bu kez kırılmaz yaptırdım ki bütün bunlara karşı gereksiz para harcamayayım. Oh buldum!'' dedi ve Black Sabbath - Lord of this world şarkısının kasetini arabanın kaset çalarına taktı ve müziği açtı, sonrada geriye gitmeye başladı ve farklı bir çıkış yolundan çıktık, sonrada ben arkaya baktım ''Niye bize sadece sis bombası dışında başka bir şey ateşlemiyorlardı?'' sonra Helen sürmeye devam ederken ''Devlet punkları o kadarda büyük bir problem görmediği için Punk Alarm timinin bütçesini bir hayli düşürdü.'' dedi, sonra ona bakarak ''Ne kadar?'' dedim oda bana ''Bir zırhlı yelek alamayacak kadar.'' dedi ve bir süre sessizlik ortama hakim oldum.
Helen'ın evine geldik ve içeri girdik sonra Helen beni yatağa oturttu ''K.O biraz daha düzgün bir şekilde evrene geçseydin ya'' dedi K.O ise ilginç bir ses tonu ile ''Bizi dümdüz kovalıyorlardı bende böyle açabildim, eğer açamasaydım bizi ezeceklerdi'' diye savunma falan yapıyordu Helen suskun bir şekilde benim burnumla ilgilendi sonrada kalkıp mutfağa doğru gitti ''içki mi? yoksa İngiliz çayı mı?'' ben sadece bunları kavramaya çalışıyordum birden K.O ''Hadi biraz içimizi ısıtalım!'' diye bağırıverdi. eğer Helen'ın evini özetleyecek olsaydım İstanbul'daki ortalama bir apartman dairesine benziyordu, hayır yıkık dökük olanlardan değil.
sonra biri kapıyı çaldı, Helen gelip kapı deliğinden baktı, sonrada kapıyı açtı, cüsseli ve sert bakışlı biri gelmişti, sonra Helen o kişiye sarıldı ''Beyler bu Ted, Protesto nasıldı sevgilim?'' sonra ted ağladı ''Y-yüzüme sis bombası çarptı!'' diyordu Helen ise onu sakinleştirip sakince sarılıyordu ''Ağlama koca oğlan, ağlama acısı uzun sürmez'' dedi ve onu yanağından öptü ''Hem hala içkimiz var'' ben ise sadece onlara bakıyordum ve biraz fazla uzun süre burada kaldığımızı hissediyordum o yüzden K.O'nun yanına gittim ''K.O bana marinette'nin fotoğrafını versene'' dedim oda cebinden marinette'nin fotoğrafını bana verdi, sonra fotoğraf ile beraber Helen'in yanına gittim ''Helen.'' dedim oda bana baktı ve bende fotoğrafı ona uzattım ''Bu kişiyi gördün mu?'' dedim oda fotoğrafa dikkatli bir şekilde baktıktan sonra fotoğrafı bana geri verdi ''Galiba gördüm, bu akşamki olan Partide vardı ve baya bi içiyordu, sonrada ben onunla konuşmaya çalıştığımda rastgele anlamadığım şeyler söylüyordu ve birden birisinin üstüne kustu, sonra özür dilerim deyip oradan ayrıldı, ve onun gittiği yere gittim, baktığımda ise orada olmadığını gördüm, dümdüz yok olmuştu, galiba diğer evren gezginlerinden biri olsa gerek. neden sormuştun bu arada?'' Diye bana sordu, bende cevaben ''Ha, K.O ile beraber onu arıyorduk o yüzden sormak istedim.'' tam Helen bir şey söyleyecekken birden kapı çaldı, Helen kapıya bakmaya gitti ve kapı deliğinden bakınca ''Galiba başımız belada olabilir.'' dedi sonrada ben kapının yanına geldim ve kapı deliğinden baktım, GK gene bizi takip etmişti ''Hemen buradan gitmemiz gerek.'' dedim çok telaşlı bir ses tonu ile sonrada Helen'a sordum ''Farklı bir çıkış kapısı var mı?'' dedim, oda bana ''Var.'' dedi, sonra K.O'ya baktım, koltukta sızmış uyuyordu sonra yanına giderek onu uyandırdım o hiçbir şey anlamayarak sordu ''Ne oldu?'' dedi, bende ona ''Bizi takip etmişler'' dedim, durumu kavrayamayan Ted sordu ''Bir dakika, neyden bahsediyorsunuz?'' bende ona stresli bir yüz ifadesi ile baktım ''Benim evrenimden bir problem buraya kadar gelmiş.'' dedim, oda bana hala anlamayarak ''Nasıl bir problem?'' Bende tam söyleyecekken birden kapı kırılıp içeriye sis bombası atıldı ve etrafı sis sararken ''siktir et sonra anlatırım'' dedim ve GK ekibi yavaşça içeriye girerken biz evin farklı bir çıkışından çıktık ve arabaya doğru gittik ve ben sol ön koltukta, Helen sürücü koltuğunda, teddy ve K.O da arabanın arka koltuğunda oturuyordu ve Helen arabayı çalıştırdı aynı şekilde radyo da çalışmaya başladı.
''Th' nex' song to be playe' tonigh' on 70's Rock radio. Gimme shelter from the rolling stones''
Helen sonra pedala bastı ve evinden uzaklaşmaya başladık.
OOH, A STORM IS THREATENING
MY VERY LIFE TODAY IF I DON'T GET SOME SHELTEROOH YEAH I'M GONNA FADE AWAY
evden baya uzaklaşmıştık ve galiba bizi takip etmiyor gibiydiler, Arabayla biraz daha giderken birden önümüze GK askerlerinden bir tanesi duruyordu.
WAAAAAAAR! CHILDREN!
sonrada bize doğru koşmaya başladı, Helen geriye doğru sürmeye başladı o geriye doğru sürerken GK askeri arabanın üstüne çıktı.
IT'S JUST A SHOT AWAY!
IT'S JUST A SHOT AWAY!
Sonra camı yumruklamaya başladı, sertçe bir şekilde vuruyordu, ama en azından cam kırılmıyordu.
WAAAAAAAR! CHILDREN!
Helen birden direksiyonu farklı bir yöne kırıp araba hızlıca döndü ve GK askeri arabanın ön kısmından fırlayıp yola doğru düştü, sonrada Helen farklı bir yoldan giderek Gaza bastı.
IT'S JUST A SHOT AWAY!
IT'S JUST A SHOT AWAY!
Helen hızlı bir şekilde sürmeye devam ederken arkaya baktım ve bizi takip eden GK aracını gördüm, ''Hassiktir.''
OOH, SEE THE FIRE IS SWEEPIN'
OUR STREETS TODAY
GK aracı yanımıza yanaştı ve daha yanaştıkça kıvılcımlar gözükmeye başladı, Helen'ın arabası yavaşça dengesini kaybediyordu.
BURNS LIKE A RED COAL CARPET MAD BULL LOST ITS WAY
Helen yavaşça ve yol ayrımına girdiğimizde GK aracı sağdan biz ise soldaki yola girdik -veya da dengesiz bir şekilde girdik diyelim- ve Helen tümden direksiyon kontrolunu kaybetti sonra ise araba dengiz bir şekilde ilerlerliyordu en sonunda ise bir duvara çarptık.
Uyandığımda Helen baygındı, kafası kurtarma yastığı üstünde yatıyordu. kapıyı açıp inmeye çalıştığımda yere düştüm sonrada yavaşça ayağı kalkarak arka koltuğun kapısını açtım ve K.O'ya baktım onu dürttüm, K.O uyandı ona çokta bi şey olmamış gibiydi ona ''iyi misin?'' diye sorduğumda o bana ''Gayet iyiyim'' dedi yavaşça arabadan çıktı, yavaşça bölgeden uzaklaşmaya başlarken birden arkamızdan ışıklar açıldı, arkama yavaşça döndüğümde ise GK aracının farları olduğunu fark ettim, sonrasında ise GK aracı bize doğru sürmeye başladı, K.O ile koşmaya başladık ama ben koşmaktan daha çok topallıyordum K.O bunu fark edip hemen elimden tutup zar zor da olsa koşmaya başlamıştık ama ne kadar koşmaya çalışsak da çalışalım GK aracı bizi yakalayacak gibiydi.
işte o an K.O bir tane portal açtı, ve her ikimizi de bir başka paralel evrene ışınladı gene yüksekten düşüyordum, ama nereye düşüyordum? her iki gözümü kapadım, umurumda değil. eğer bir şey olacaksa olsun, belki de sadece abartıyordum, belki de ben bir akıl hastasıyım ve sizde beni dinleyen diğer akıl hastalarından birisi olabilirsiniz. absürt şeyler düşünürken birden yumuşak bir şeyin üstüne düştüm, sonra yavaşça sola döndüm ve yavaşça gözümü açtım, gözümü açtığımda güneş beni karşılıyordu ''Tanrım, ne olursun kurtar beni.''
DEVAM EDECEK......
Yorumlar
Yorum Gönder